‘Tanrı dünyayı 7 günde yarattı vagonlar ölüleri asıyor bayrak bayrak!’
Trampet sesleri kırık edalı. Uzak iklimlere ölüler kenti bayrak açmış. Soğuk bir yansıma var yüzümde. Yabancıyız, yabancı. İnsan en çok kırılırken kendine yabancı.
‘Tanrı dünyayı 7 günde yarattı vagonlar ölüleri asıyor bayrak bayrak!’
Trampet sesleri kırık edalı. Uzak iklimlere ölüler kenti bayrak açmış. Soğuk bir yansıma var yüzümde. Yabancıyız, yabancı. İnsan en çok kırılırken kendine yabancı.
Dillendiremiyorum.
Anlatsam anlayanım yok.
Kalem kağıt küsmüş bana.
Bir vicdan, bir ölüm, bir sürgün adeta.
Gökyüzü altında mapus kalmak…
Nefes alırken zehir solumak… Okumaya devam et “Sessiz Çığlıklar”
Sürgün
Şimdi kaç cümle yarım,
Kaç yürek yurtsuz kaldı kim bilir
Yaz umut etti kışa kavuşmayı, baharlar sonbahara
Mevsimler tükendi, söz bitti.
Bulutlar ağladı kaç kez, kaç kez üşüdü güneş
Kış ayazını beklerken…
“Bedenin ölmesi ruhun da ölmesi anlamına geliyor mu, ölüm, bir tür mutlak bitiş mi?” sorusuna yanıt arayalım…
Bir istatistik oluşturmak için bu soruyu dünyadaki tüm yetişkinlere sorsaydım, sanıyorum bir çeyreği “evet”, üç çeyreği “hayır” yanıtını verirdi… Okumaya devam et ““Beden Ölür ama Ruh Ölmez!” mi Acaba?”