Yitik Akşam Notları ‘2

Yitik Akşam Notları '2[Editörün Notu: Yazının ilk bölümü olan Yitik Akşam Notları ‘1 isimli paylaşımı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.]

İzmir de bulutlu bir cuma sabahı. Yosun kokusunun vuku bulduğu bir zamanda, sahilde, yayaya yasak olan bisiklet yolunda, kulağımda Mozart’ın Requem’i, estetik bir haz alırcasına ruhumu okşayan el kol hareketleriyle yürüyorum. İnsanların deli mi ne sorusuyla harmanlanmış bakışlarına aldırmaksızın, müziğin ruhumu okşamasına izin veriyorum. Yanımdan geçen bir kadın köpeğinin hakimiyetini bana bakarken yitirmesine rağmen son anda tasmaya hakim olmayı başardı. Detaylı bakamadığım yüzü bir yerden tanıdık gelmişti. Müziğin doruğa ulaştığı koro bölümünde kollarımın hakimiyetini iyice kaybetmiştim. Henüz yeni aydınlığa kavuşmuş yeryüzüne bir selamlama faslının müzikle birleşmesi muazzamdı. Yine bakıyorlar. Acımadan, hiç düşünmeden, içimdeki coşkuyu anlamadan varoluşumu tanımlayışımı önyargılı gözlerle izliyorlar ve çoğunun aklında ‘Deli mi ne?’ sorusu var.

Okumaya devam et “Yitik Akşam Notları ‘2”

Sahi Kim?

Sahi Kim?“Yaşam” doğduğu andan itibaren sancılıydı.

Kırık oyuncaklarındaydı elleri, açılmamış kalemindeydi defteri, “büyünce” diye başlayacağı tüm sözleri yarım bıraktırılmış gibiydi.

Bu evcilik oyunu muydu yoksa, kaderin yaşam utancı mı?

Sahi kimdeydi utanç?

Önce bu olsun mu dediler sonra da ederine bakıp verdiler, kaç koyun kaç altın demediler “kız” dediler “çocuk” diyemediler.

Okumaya devam et “Sahi Kim?”

EnginDergi Enginer Web Hizmetleri | Tüm Hakları Saklıdır. © 2008 - 2024